Fukuşima

Fukuşima Nükleer Santrali Kazası 2011’de Tōhoku depremi ve tsunamisi sonrasında, 11 Mart’da başlayan ve halen sürmekte olan, Fukuşima Nükleer Santrali’nin atmosfere radyoaktif maddeler salmasına sebep oldu. Kaza Çernobil felaketinden sonra dünyanın en büyük ikinci nükleer kazasıdır. Tüm reaktörlerde sorun yaşanması kazayı daha da işin içinden çıkılmaz bir hale soktu. Kilometrelerce alan radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Tahliye çalışmaları yüz binlerce insanı evlerinden etti.

Greenpeace’in kazadan bir yıl sonra hazırladığı rapora göre;

Japon yetkililer ve Fukuşima nükleer santralini işletenler, ciddi bir kazanın riskleri konusunda yaptıkları varsayımlar konusunda tamamen yanıldılar. Gerçek riskler biliniyordu ancak görmezden gelindi ve üzerinde durulmadı.

Büyük felaketlerle başa çıkma konusunda en hazırlıklı ülkelerden biri olarak bilinen Japonya’nın bile, büyük bir nükleer felaket karşısında yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Acil durum ve tahliye planları insanları radyasyondan korumaya yetmedi.
Radyoaktif kirlenmeden uzaklaşmak için gerçekleştirilen tahliye çalışmaları yüz binlerce insanın hayatını değiştirdi. Bu insanlar, yeterli finansal destek olmadığı için yaşamlarını yeniden kuramıyor. Japonya, nükleer kazanın tüm maliyetlerinden işletici firmayı sorumlu tutan üç ülkeden biri. Ancak Japonya’da yükümlülük yasası ve tazmin programı gerektiği gibi işlemiyor. Kazanın üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen, kazadan etkilenen insanlar kaderine terkedilmiş durumda ve zararlarının çoğu da Japon halkının vergileriyle ödenecek.