Ansiklopedi

A

AECL : Kanada’nın devlet şirketi olan Atomic Energy of Canada Limited (AECL) 1952’de Kanada hükümeti tarafından Kanada’nın nükleer enerji işlerini koordine etmek üzere kuruldu. Şirket, 1955’de doğal uranyum kullanan ağır sulu reaktör modeli olan CANDU’yu geliştirdi. 1960’lardan 2000’lere dek AECL’nin CANDU tipi nükleer santral kurduğu ülkeler arasında Hindistan, Çin, Günay Kore, Romanya ve Arjantin sayılabilir. Halen 17’si Kanada’da olmak üzere 29 CANDU reaktör bulunmaktadır. Ciddi tasarım hataları olduğu için sık sık kapatılan CANDU reaktörler doğal uranyum kullanıldığı için atom bombası yapımında kullanılabilmektedir. Hindistan 1974’de bu sayede atom bomsaı ürettiği için Kanada bu ülkeye reaktör satışını durdurmak zorunda kalmıştır.

Ağır su : Kimyasal olarak normal suya benzeyen, ancak yapısında iki hidrojen atomu yerine hidrojenin iki kararlı izotopundan biri olan deuterium (ağır hidrojen) bulunan ağır su, bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcı olarak kullanılmaktadır. Normal suda yaklaşık 4500 molekülden biri ağır su olduğu için 10 kilogram ağır su elde etmek için 50 ton su kullanmak gerekmekte ve bu işlem yaklaşık bir yıl sürmektedir. Maliyetine ve kıt bulunmasına rağmen ağır su nötron yavaşlatma gücünün normal sudan daha iyi olması ve soğurma özelliğinin daha az olması nedeniyle yakıt olarak doğal uranyumun kullanılmasına olanak verir. Ağır sulu reaktörler içinde en çok tercih edilen tip Basınçlı Ağır Su Reaktörleridir (PHWR Pressurized Heavy Water Reactor). Basınçlı Ağır Su Reaktörlerinin en yaygın olarak kullanılan tipi CANDU (Canadian Deuterium Uranium)’dur.

Ahmet Yüksel Özemre : Türkiye’nin ilk nükleer mühendisi olan Prof. Ahmet Yüksel Özemre 1935’te Üsküdar’da doğdu. 1954’te Galatasaray Lisesi’nden, 1957’de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Fizik Bölümünden ve 1958’de Fransa Nükleer Bilimler ve Teknoloji Millî Enstitüsü’nden mezun oldu. 1973’de profesör olan Özemre, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1985’den 1987’ye kadar Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) başkanlığını ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) Türkiye temsilciliğini yapan Ahmet Yüksel Özemre, 26 Nisan 1986’da gerçekleşen Çernobil nükleer felaketi sırasında Türkiye’de radyasyon güvenliği konusunda en yüksek mevkide bulunuyordu. Çernobil’den kaynaklanan radyasyonun Türkiye üzerindeki etkilerini gizlemekteki ve radyasyonlu çayların piyasaya sürülmesindeki sorumluluğu nedeniyle ağır biçimde eleştirilen Özemre, “Benim halkım radyasyondan ne anlar?” diyerek çayda radyasyon olup olmadığını açıklamayı reddetmişti. 25 Haziran 2008’de ölen Özemre, hayatının sonuna kadar nükleer enerjiyi savunmaya ve Çernobil felaketinin sonuçlarını küçümsemeye devam etti. Konuyla ilgili Çernobil Komplosu ve Türkiye’nin Çernobil Çilesi adlı kitapları bulunan Özemre, Türkiye’de Kanada yapımı Candu reaktörlerinin kurulmasını savunuyordu. Özemre’nin nükleer enerji dışında tasavvufla ilgili de çok sayıda kitabı vardır.

Andrei Sakharov : Sovyetler Birliği’nin en ünlü politik muhalifi olan fizikçi Andrei Sakharov, 1921’de Moskova’da doğdu. Hidrojen bombasını geliştiren ekibin başı olan Sakharov, 1957’de nükleer patlamalardan kaynaklanan radyoaktif serpintilerin yarattığı sorunlar konusundaki sorumluluğunu sorgulamaya başladı. 1961’de Sovyetler Birliği’nin nükleer silah denemelerine devam etmesini Kruşçev nezdinde protesto etti. Sakharov, uyarılara rağmen protestolarını sürdürünce çalışmalardan el çektirildi ve izole edildi. Çalışmaları nedeniyle 1975’de “insanlık vicdanının sözcüsü” olarak nitelendirilerek Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Ancak Sovyetler Birliği yönetimi ödülü almak için Oslo’ya gitmesine izin vermedi. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesini eleştirdği için 1980’de Gorki’ye sürgüne gönderilen Sakharov, ülkede yapılan adaletsizliklere dükkat çekmek için dört kez açlık grevi eylemi yaptı. 1986’da Gorbaçov tarafından sürgün cezası kaldırılarak serbest bırakılan Sakharov 1989’da Moskova’da öldü. Avrupa Parlamentosu 1988’den bu yana Andrei Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü vermektedir.

Arslan Eyce : 1936’da Mersin Silifke’nin Taşucu kasabasında doğan Arslan Eyce, Türkiye’nin ilk nükleer karşıtı aktivistidir. 1968 yılında Taşucu balıkçılık kooperatifini kurmuş ve 1972 yılında İçel Kooperatifler Birliği (İçkobirlik) Genel Başkanlığına seçilmiştir. 1976’da Taşucu yakınlarında bulunan Akkuyu’da nükleer santral kurulması çalışmalarına karşı Milliyet gazetesinden Ömer Sami Coşar ve Örsan Öymen’in desteğiyle Akkuyu nükleer santralına karşı harekete geçti. Arslan Eyce’nin Başkanı olduğu Taşucu Balıkçılar Kooperatifi, Köy Koop ve İÇKO Bir­lik Genel Kurulları’nda, “Akkuyu’ya Nükleer Santral Yapılmasına Karşıyız” kararının alındı. Arslan Eyce’nin İÇKO Birlik yayını olarak 1978 yılında yayınladığı “Akdeniz’e Nükleer Saldırı” kitabıyla, Turhan Selçuk tarafından çizilen nükleer karşıtı afişler basılarak yörede dağıtılması, Örsan Öymen’in Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde sürekli Akkuyu’yu işlemesi sonucunda yöredeki tüm demokratik kitle örgütleri ve TMMOB gibi ulusal çapta örgütlü olan belli başlı kuruluşlar konuya sahip çıkmaya ve tartışmaya başladılar. Bu çalışmaların sonucunda 5 Haziran 1978 tarihinde, “Akdeniz Kıyısı Belediye Başkanları” Mersin’de bir toplantı düzenleyip, yörelerinde nükleer santral kurulmasını protesto ettiler ve “Nükleer santrallerin, yurdu hammad­de bakımından süper devletlere bağımlı kılacağını ve yöre halkını göç etmeye zorlayacağını, Akdeniz’i kirleteceğini” söylediler. Arslan Eyce, 1992 yılında Taşucu Eğitim ve Doğal Hayatı koruma Vakfını kurmuş, 1995 yılında da kendisine ait Ampfora ve Tarihi eser koleksiyonunu vakfa bağışlayarak Ampfora Müzesini kurmuş, 1997 yılında Kültür ve Turizm bakanlığı Müzeyi resmi Müze statüsüne alarak Arslan EYCE Ampfora Müzesi olarak onaylamıştır.

Ausgestralth : Almanya’da Hamburg merkezli antinükleer kuruluşun ismi bitişik yazıldığı zaman “yayın”, aus gestralth şeklinde ayrı yazıldığı zaman “radyasyondan çıkış” anlamına gelmektedir. 2005’de radyoaktif atıkların taşınmasına karşı kampanya yürüten X-tausendmal quer aktivistleri tarafından kurulan .ausgestralth, 2008’de yerel girişimlerin ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesini koordine ederek Almanya’daki nükleer karşıtı hareketi tekrar ateşlemeyi amaçlayan büyük eylemler organize etti. Halen http://www.ausgestrahlt.de/ web sitesiyle hem nükleer karşıtı bir bilgi ve haber kaynağının yayınını, hem de eylemlerin birbiriyle iletişimini sürdürmektedir.

C

Can Yücel : Şair Can Yücel, 1926′da İstanbul’da doğdu. Hasan Ali Yücel’in oğludur. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum’da turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu. Son yıllarında Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde ÖDP`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça’ya gömüldü. Ünlü şair Can Yücel’in 1990’larda yazdığı Nükleer Desantralizasyon başlıklı şiir, Türkiye’de nükleer karşıtı hareketin simge şiiir haline gelmiştir. Şiir daha sonra Tahir Öngür tarafından bestelenmiştir. Nükleer Desantralizasyon !
Nükleer Santrallere son !
Diye höykürürken her iklimden
Yarının Çernobil şehitleri
Three Miles Island gazileri,
Siz bre nalçın ağızlılar
Kurtlanmış patates suratlılar
Nefesi kükürt kokanlar
Şapkası boktan kaptanlar
Hallaç osuruğu hatunlar
Akkuyu’ya radyasyon işemeye kalkanlar
Kalın kafanıza dangetsin ki
Hormonlu domates gibi bebeler istemiyor bu millet

R

Radyum Tepesi /Avustralya :